Benim Çok Fit Raporum – 19.08.2019

Bugün sabah uyandıktan sonra 7 tane yumurtayı mideye indirince, kendi kendime dedim ki;

“Lan oğlum, bu iş böyle olmaz!”

Bir an kendi kendimden cevap geldi;

“Peki nasıl olur? Bir de hangi iş bu iş? Ayrıca lanlı lunlu oğlumlu konuşma!”

Lanla lunla uğraşan kendimin anlayışsızlığına takılmadım. Tabii ki de yumurtalardan bahsediyordum. Olmaz dedim, yani sabah sabah yedi yumurta yemek de neyin nesi? Beş yumurta neyime yetmedi ki?!

Madem fazladan iki yumurtayı mideye indirdim, her fazla yumurta için kendime 10 adım yürüme, 10 adım çömelip ayak bileklerimden tutarak yürüme ve 10 adım zıplama cezası verdim. Tüm bunları yapmak için, bulunduğum binanın 87. Katından aşağı inmem gerekiyordu ama asansör bozulmuştu.

87 katı merdivenle inecek değildim elbette. Ben de 1 kat aşağı indim ve yeniden yukarıya, merdivenleri zıplayarak çıkıverdim. Merdivenden evin kapısına ise, ayak bileklerimi tutarak yürüdüm bir ördek Eda’sıyla. (Eda adında bir ördekten bahsediyorum burada, anlamdıysanız diye de parantez açmak zorunda hissettim kendimi ve hemen parantez açıp içini doldurdum. Hatta hala dolduruyorum. benim bir an önce bu parantezi kapatmam gerekiyor. Parantezin dışında görüşmek dileğiye. Kapan parantez!)

Asansör çalışsaydı ve egzersizleri yapmak için parka gitmiş olsaydım, bu kadar yorulmazdım. Gerçekten çok fazla enerji tüketmiştim.Bu enerji açığını kapatmalıydım. O yüzdendir ki, eve girer girmez kendimi mutfağa attım. Mutfak dolabını açtım ve bir bal kavanozu ile göz göze geldim. Anladım o da beni istiyordu. Hiçbir güç aramıza giremezdi. Bal kavanozunu sıkıca kavradım, tek elimle de kafasını çevirerek kapağını açtım. Kavanozdan fırlayan şehvetli kokuya daha fazla dayanamazdım ve kavanozu kafama dikerek; muhtaç olduğum kudret için enerji depoladım.

Baldan dolayı içim bayıldı. Bayılan içimi kendine getirmek için kolonya içtim ama kendine gelemedi.

İçimi kaplayan bal tatlılığını hafifletmek için 5 yemek kaşığı ve bir kalıp tereyağı yedim.

Bana bir şeyler olmaya başladı. Kendimi iyi hissetmiyordum. İyiyi de kendim hissedemiyordum.

Hissedemediklerimi iyiden iyiye kendimlemeye başladım.

Hâlbuki hislerimi kendimden iyileyebilseydim, göğün bana bakışı bile değişirdi.

Gök bana bakarken; gökten üç gözyaşı damlası düştü kafama, burnuma ve yanağıma.

Burnumu da yanağımı da tuttuğum gibi göğe fırlattım. Kafamı ise kendime sakladım.

Ellerim beni alkışladı.

Bence de alkışı hakkettim. Hiçbir şey olmasa bile muhakkak bugün yine çok fitim.

Walkie Talkie performanslı, tam tamına 77777 adım attım. Rakamla attım yetmedi bir de yazıyla attım yetmişyedibinyediyüzyetmişyedi adımı.

Yes , tudey ay em veri fit.

Size de iyi fitlemeler.


Burası özellikle, bile isteye boş bırakılmıştır. Şimdi böyle yazınca bırakılmış gibi de olmadı. O zaman burası bile isteye boş bırakılamamıştır desek, boş bırakılma isteği olup da becerilemediğini ifade edebilir sanki.


Story Copyright: OTahirZGN Image: Alexas_Fotos – Pixabay

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir