Abuk Kuşun Dermansız Ötüşleri

Her birimiz işlerimizin başucunda, hayatlarımızın en uzak noktalarında koşturuyoruz; hayatlarımız adına. Farklı simalarımız oluşuyor her yeni sabah aydınlığına. Ağlayan simalar, sebepsiz gülenler, mahzunluklar, al yanaklar…

Fark edemediklerimiz ise tam da yüzlerimizin ortasına oturuyor lakin aynalar göstermiyor. Mesuliyetler, meşgaleler ve sözüm ona hayat mücadelelerimiz perde oluyor onlara.

Yine vasıfsız cümlelerin yerlerini kestiremeyerek nereden girip, nereye ulaşmam gerektiğini bilemedim.

Konuşabilsem, kelimeleri cümleleyebilsem, rahatsız eder miydim hiç sizleri?

Dilimin döndüremediğini ellerimle döndürmeye çalışıyorum fakat onu da pek beceremiyorum işte, ama konuşabilsem yazar mıyım hiç çivisi eksik yazıları?

Konuşabilsem, bilmez miydim benim saçmalarımın karşınıza çıkıvermesindense, sizlere temiz bir sayfa bırakmayı?

Ama işte yine tutamadım kendimi.
Yine bulamadım adam akıllı cümleleri.

Sadece kendimden koyabiliyorum, ama hani gün içerisinde birlikte olduğumuz arkadaşlarımızla birçok, çok da gerekli olmayan muhabbetler ederiz ya, onların her cümlesini kabul ederiz. İşte ona sığıntı olarak yazıyorum belki de bu gerek dışı dokuz küsurlu saçmalıkları. En azından kendimden olsun istiyorum.

Her neyse zırvalıyorum işte. Her seferinde son defa olması niyetiyle yapıyorum, çaktırmadan hoşçakallaşmaya çalışıyorum ve sonra yine tutamıyorum kendimi.

Hayalarımda üretilen hayâsız dijital minik karıncalar sebep oluyor bu hallerime. Sırtımdan enseme, ensemden beynime küçük bacakları üzerinden elektrik bıraka bıraka yürüyüp ilerliyorlar. Beynimde turlar atıp kendilerine uygun bir yer bulana kadar maruz bırakıyorlar beni.

Sonra yerleşiyorlar uygun bir kıvrıma.

Beynimin bir parçası oluyorlar.

Anti depresif nefesler çekiyorlar içlerine ve depresif karbondioksitle dolduruyorlar beynimi.

Gencecik öğrencilerin tutuklandığı bir karabasanı çağırıyorlar antenleriyle.

Masum olmayan karanlık duygularım giriyor rüyalarıma.
Uykuya dalarak bunlarla yüzleşip, mahremiyetlerini bozmak isteyemiyorum. Onlar kalbim ile beynim arasında dengelenip gizli kalmalılar. Ben dâhil onları görmemeliyim yahut onlar beni görmemeli.

Rahatsızlık vurmuşsa başıma, başımı sallamamın vereceği rahatsızlığın sonuçlarıyla mutlu olacak insanlar varsa eğer, serçelerin ciğerlerinden düşecek damlacıklar derman olsun dertlere.

Dertsiz tasasız olan başaklar misafir etsin diye yazılsaydı bu anlamsızlıktan bozma kelime sıralamaları, gökten akın akın derman dolardı tüm ekmek aralarına.

Anlamadınız ama işte öyle.
Ben de anlamadım.
Derman bulamadım.
Hiç.


Story & Image Copyright: OTahirZGN
ZAK000.png

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir