Apokalips

Faturalandırılmamış elektrik sinyalleriyle geriliyorum şakaklarımdan.

Cem Adrian ile Tuz Buz ediyorum kalbimi yağmurlu bir iş gününde.

Arabanın camına düşen her yağmur damlası muğber çocuklara dönüşüyor.

Silecekler çalışıp fırlatıyorlar her birini sağa sola.

Çığlıkları fren seslerine dönüşüyor şehrin trafiğinde.

Gök çıldırarak gürlüyor.

Dert yağdırıyor bulutlar.

ZAK ayracı.jpg

Bostancı-Kadıköy sapağında yıkılarak tüm trafiği durduruyor bir gökkuşağı.

Gökkuşağının altında ezilen arabalar var.

Gökkuşağı kanıyor rengarenk,

Kırmızıyı insanlara bırakıyor.

Gökkuşağının ve insanların kanları yağan yağmurla birlikte hareket ederek büyük ve düzensiz bir su akıntısı inşa ediyorlar.

Kapıldıkları akıntıda hayatta kalma mücadelesi veren insanlar kariyer korkusu yaşıyorlar.

Ellerinde telefonları, işe neden gidemediklerinin fotoğrafını gönderiyorlar patronlarına.

Vücudumda dolanan anlamsız elektrik sinyalleri kirpiklerimden zıplıyor telefonlarına.

Sinyalleri anlamlandıramayan sim kartlar tuzla buz oluyorlar.

ZAK ayracı.jpg

Üzerinden geçilmiş çocuklar fırlıyor kan deryasının içerisinden.

Gözyaşı pınarlarımıza yerleşiyorlar suçluluk yükü olarak.

Maffayla Cartel bağırıyor;

“Gerçeklere gözünü yumanların sonu karanlık, susarak kime yarandık bu parça size… Gök ne sınır tanır ne vize”

Herkes birbirine bakıyor bu parça kime diye.

İsrafil iniyor yerküreye elinde sûr borusuyla, yanında melekler.

Üflenmeden sûr, melekler hep bir ağızdan Fazıl Say’ın bestesiyle Muhyiddin Abdal’ın dizelerinden alıntı yapıyorlar;

“insan insan dedikleri, insan nedir şimdi bildim”


Story Copyright : OTahirZGN
Image Source

ZAK000.png

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir