Kambur Kere Kambur

Geceden kalmış üşümelerle
Sabahlıyorum uluorta
Edepsizce
Caddebostan sahilinde

Müstehcen ağlamalarım karışıyor dalga seslerine

Koktuğum tüm yosunları
Kokladığım kadınlarda sallandırıyorlar

Sokak köpekleri yankılanıyor
Ben topluyorum havlamalarını

Sabırla sınanmış afakanlar
Geceden kalma sabahlar biriktiriyorum
Ve tüm tokatları
Haykıramadığım cümlelerimden yiyorum

En çıplağından çırpınışlarla
Daldığım denizlerde
Boğulurken ben
Cankurtaranlar değil
Cansever Edipler yakalıyorlar
Kaburga kemiklerimden

Nefesimi tıkayan kadınları
Denizkızlarının suni teneffüslerinde
Gönderiyorum
Kumdan huzurlar yapmaya

Oysaki
Kadınların suçu yok kaçışlarımda

Kadınları suçlu ilan edenlerdir
Müsebbibim
Ve itiraz edemeyişlerim

Yıl iki bini on dokuz geçiyor
Ben hala milattan öncesini arıyorum
Yıl diyorum iki bini geçiyor
Ben on dokuz kere on dokuzlarda var oluyorum

Olduğum yer
Gökkuşağında demlenen bulutların tam altı
Renklerin meşkine maşuk bakışlar atmak isterken
Bulutlardan kafama inen kamburlar!

Kafamdaki kamburlar
Yerlerini pek sevdiler
Oturdular ve
Kalkmasını bilemediler

Bir kambur
Bir kambur daha
Etti mi bana çok kambur

Şimdi
Bir denize nazır
Tüm topladığım havlamaları uluyorum
Ve açıp bakıyorum tekerrürden ibretsiz geçmişin kumlu yapraklarına

Meğer
Üşüdüğüm sahillerde
Beni kamburumdan tekmeleyen
Sığındığım deniz kabuklarının doğurduğu
Ayaklarımmış


Story & Image Copyright: OTahirZGN

ZAK000.png

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir