Manasızlık Tasallutu

Bir paragraf yazmam gerekliliğiyle muhatap olmuş bir şekilde karıştırıyorum klavyenin tuşlarını. Her tuşun altında ayrı bir olay arıyorum tek bir paragrafa sığabilecek. Tek paragraf, tek klavye, tek olay. Ama olmuyor işte. Tuşlar başkaldırıyorlar bana. Ben üç olay yazıyorum, tuşlar onu tek olay diye çeviriyorlar. Nedir acaba bu tuşların benimle dertleri diye düşünsem; biliyorum sonunu. Tüm bu tuşlar isyan ediyorlar kafalarına basıp durmama. Görev bilinci aşılanmamış birkaç tuşun diğerlerini kışkırtması sonucu ortaya çıkıyor bütün kargaşa. Ben kafamı toplamaya çalışırken ve tüm tuşların refahını düşünürken; kabullenemiyorum bu yaptıklarını. Bir paragraf sabretseler, hâlbuki gelmeseler dışarıdan gazel okuyan monitörün gazına; her şey çok daha güzel olacak. Her şeyin çok güzel olacağı günleri planlarken ben, klavyenin pilinin bitmesiyle beni tehdit etmesi ağırıma gidiyor. O kadar ağırıma gidiyor ki; kahvaltımda önüme konan komodo ejderi yumurtasını bile yiyemeden yarım bırakıyorum. Tüm bu pis tuşların gözü var zaten yediklerimde. Boğazımdaki son lokmayı yutmakta zorlanırken; imdadıma yetişen chia tohumlu, yaban mersinli içeceğimden bir yudum alıyorum. Beni ayakta tutan bu içeceğe bile son zamanlarda frenk üzümü ekletmiyorum. İşte tuşların anlaması gereken de bu. Ben fedakârlık ediyorsam onlar da etmeliler. Bu cefayı hep beraber çekeceğiz. Zaten cefanın büyüğünü ben çekiyorum. Görmüyorlar mı ki ben burada bir paragraf yazmaya çalışırken, bana yapılan saldırıları? Koltuğun bana karşı şiddetini anlayamıyorlar mı bu tuşlar? Koltuk diyorum; popomu acıtıyor. Hiç rahat değilim. Ben bu rahatsızlıkla nasıl bir paragraf yazabilirim? En azından tuşların bana yardım etmesi gerekiyor. Bana yardım edeceklerine köstek oluyorlar. Bir de birbirleriyle kavgaya tutuşmuşlar. Klavyede aniden tuşların yerleri değişiyor. Mesela bir bakıyorum “k”yerinde yok. Sonra buluyorum ki “s” nin karnını eziyor. Lakin bu “k” iyi çocuk. Tanırım ben onu. O bu paragraf için bana sonsuz destek verirken, “s” ise kışkırtıcılık yapıp, istikbalimizle oynuyor. İyi yapıyor “k”, o yüzden ona kızmıyorum. Fakat mesela “a” ve “ş” ye çok kızıyorum. Hem yerlerinde yoklar, hem de ahlaksızlık peşindeler. Gitmişler klavyenin bir ucuna; sevişiyorlar. Bu ne kendini bilmezliktir böyle! Kendileri ahlaksız zaten; bir de diğer tuşların da ahlakını bozacaklar. Hiddetlenerek onları bulduğum köşede çok sert bir şekilde kafalarına basıyorum; basıyorum ki bir daha yapmasınlar; başkaları da cesaret edemesinler. Biraz fazla sert bastım herhalde; her ikisi de yere düştü ve köpeğim onları yuttu. Hayır, bir de köpek hastalanacak onların yüzünden. Bakın hayvanın rengi attı. Neyse, iyi ki komşu klavyelerden borç olarak aldığımız “a” ve “ş”harflerimiz var da, onları kullanabiliyoruz. Onlar sayesinde bu paragrafı destana çevirebileceğim. Niye öyle bakıyorsunuz? Destana çevireceksem ben çevireceğim tabii, kahraman ben olacağım ama merak etmeyin tuşları da anmadan geçmeyeceğim. Şimdi tüm klavyedaşlarımla birlik olma vaktidir. Öyle bir birlik olmalıyız ki; öncelikle şu popomu acıtan koltuğu değiştirebileyim. Sonra da tuşları da şöyle güzel bir temizleteyim. Biliyorum, birçoğu şikâyetçi aralara kaçan yemek artıklarından ve hatta bazı bölgelere dökülmüş şekerli içeceklerden yapış yapışlar. Onları da temizleteceğim, sözüm olsun ama işte “a” ve “ş” nin ahlaksızlığı bize nelere mal oldu görsünler. Onları yutan köpeğim, geldi klavyenin üzerine kustu. Şimdi bu klavyenin temizlenmesi daha da zorlaştı. Kaynağa ihtiyacım var. Tuşlara biraz daha sert basmam gerekecek. E bir de köpeği veterinere götürmeliyim. Onun da masrafı olacak. O zaman bu klavye tuşlarını daha da çok çalıştırmalıyım. Onlar da biraz sabredecekler pislik içinde yaşamaktan. Tüm bu tehditler ve sorunlarla uğraşırken ben, bu paragraf görünümlü hiçliğe de son vermek üzereyken; hiçliğe son vermenin mümkün olup olamayacağını sorguluyorum Bu sorgulamanın beraberinde bir nokta işareti gerekiyor; klavyede bulamıyorum Nokta işaretini çalmışlar Çalınmış nokta işaretlerimizin olduğu bir hayatın neresine sığar ki çok vukuatlı bir paragraf?


Story & Image Copyright: OTahirZGN

ZAK000.png

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir